Yağmur
- Ahmet Yagci
- 25 Ağu 2022
- 3 dakikada okunur
Dün gece gökyüzü çok kızdı, yağmur olup yağdı üzerimize. Gökyüzünü yırtıp delikler açacakmışçasına biçimsizce çizikler attı şimşekler. Atılan çiziklerin verdiği acıdan can havli ile haykırdı gökler. Gök gürültüsünün çıkardığı seslerden korkan ağaçlar daha bir tutundular köklerine. Kendilerine ulaşacak bir yıldırımın hayatlarının sonu olacağını bildikleri için razı oldular mermi gibi inen damlaların dallarını, yapraklarını dövmesine. Yeryüzüne inen her bir tane yağmur damlasının hızla toprağa kavuşmak için can atar gibi bir hali vardı. Topraktan kendilerini ödünç alan bulutları bir türlü ev olarak benimseyememişlerdi besbelli. Toprak ise dönüşlerinin kendisine olacağının bilinci içinde sakin ve huzurlu idi. Kendinden kopan parçalarına tekrar kavuşmanın huzuru içerisindeydi o akşam.

Karanlık göğü adeta bir bıçak darbesi gibi çizen şimşekler kısa bir an için kendilerini gösteriyorlar, ardından sesleri ulaşıyordu kulaklara. Hangi kulak korkmazdı ki bu sesten? Saklanacak bir yer arar insan bu anlarda. Güven duyacağı ve kendini yaslayacağı bir omuz arar. Henüz yeni demlediği sıcacık ve aroması bir anda tüm evin içini kaplayan kahveyi paylaşacak bir çift el arar. Tıpkı kuşlar gibi yağmurun çimdiklemesinden, şimşeklerin hoyrat ışığından ve göğün sesinden saklanacak bir yer arar. Bu satırlarla veda ederken yağmura, sabaha yine geleceğini bildiğimden beni uyandırması için penceremin camını açık bırakıyorum bu akşam. Hangi saatin sesi bardaktan boşalırcasına yağan bir yağmurun sesinden daha cazip olabilir ki uyanmak için? Yağmurun bir an olsun dindiği o an oluşan sessizlikte bilincim uykuya dalıveriyor.
Sabah olduğunda tam da beklediğim gibi yağmur sesi ile gözlerimi açıyorum. Dün gece başımda beklemiş besbelli. Sabah da uyandırmaya kıyamamış. Aşkın kalplerine yeni düştüğü iki sevgili gibi uyumuşuz dün gece. Gözlerimi açtığımda pencereyi sonuna kadar açıp kavuşuyorum ona tekrar. Gözlerim sabaha kadar ısrarla yağan yağmurun bıraktığı suların çimlerin üzerinde oluşturduğu su birikintisine takılıyor. Belli ki toprak da dayananmış daha fazla. Sırayla kabul ediyor damlaları benliğine. Sindirmek için zamana ihtiyacı var. Toprağın en derinlerine kadar sızmış olan sular açtıkları kanallar üzerinden ulaşıyorlar ağaçların köklerine. Her bir kökün suya doyduğu bu sabah vaktinde dallardaki yapraklara ayrı bir canlılık gelmiş. Heyecanlı bugün çiçekler. Suyun ruhlarına işlemesi ile daha bir büyüyecek olmalarının bilinci içerisinde şimdilik kapalı tutuyorlar renkli yapraklarını. Yağmurun ardından açan ilk güneşte kendilerini teslim edecekler ışığa. Büyümek ve olgunlaşmak, yenilenmek ve çoğalmak için. Sanırsın ki göklerin kızgınlığı içerisinde kaybolup gidecektik gece vakti. İnsanoğlu hiç farkında değil oysa hakikatin. Hakikatin farkındalığında olan doğa ise kendinden emin, telaşsız ve sabırla bekliyor sabahı.
Yağmur oldukça kararlı bugün de. Hiç durmayacakmışçasına göğün tamamını kaplamış koyu gri bulutlardan inmeye devam ediyor yer yüzüne. Hava koyu gri bir sonbahara gününe evirildi bu yaz gününde. Güneş ise her daim bekliyor bulutların arkasında. Gözlerimi kapatıp yağmurun sesiyle baş başa kalıyorum. Yağmur damlaların yeryüzü ile buluştukları an çıkardıkları sesten daha huzurlu ne olabilir? En üst dallardaki yapraklardan önce orta sıralara, sonra en dipteki yapraklara ulaşan bir damlanın, yaprağın ucuna yavaş yavaş gelerek kendini toprağa aniden bırakmasını izlemekten daha mutluluk verici ne olabilir? Minik kuşların yağmurda kendilerini saklayan mor salkımın oluşturduğu korunaklarda güvenle beklemesini görüp de hangi yüreğin içine şefkat düşmez? Sevgi daha nasıl bir saflıkta akabilir bizlere Tanrı’dan? Bir yağmur damlasındaki öz ile hayat bundan daha anlamlı hale gelemezdi. O öz ki bizleri topraktan eflatun çiçeklerle var eden, varlıktan tekrar kurumuş dallarla toprakta yok eden, sonra tekrar topraktan kırmızı bir gül misali var eden.
Bir fincan kahve demleyip, perdeleri sonuna kadar aralıyorum. Toprak gibi benim de ihtiyacım var yağmura. Büyümek ve olgunlaşmak için. Yaşamak için. İçimdeki köklerin, dallarımın, yapraklarımın ve renk renk çiçeklerimin hayatta kalabilmesi için. Ben de toprak değil miyim özümde?




Yorumlar