top of page

Hasat Vakti

  • Yazarın fotoğrafı: Ahmet Yagci
    Ahmet Yagci
  • 30 Ağu 2022
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 31 Ağu 2022

Geç gelen yazın son günlerine doğru, gök gürültülerinin eksik olmadığı bir hafta oluyor. Yağmurlar özlemiş belli ki bu toprakları. Yine bir yağmur sesi ile gözlerimi açıyorum sabaha. Bu sefer hırçınlığından eser yok damlaların, öylesine yavaş yavaş geliyorlar. Keyfini sürüyorlar adeta gök yüzünden yer yüzüne doğru yolculuklarının. Kendimi yine bahçeye atıyorum. Verandanın altında bir süre izliyorum yağmuru. Sonra kendimi yağmur damlalarının altına bırakıyorum ve yüzümü gökyüzüne doğrultuyorum. Tane tane saçlarıma, yüzüme, tenime dokunuyor damlalar. Gözlerimi kapatıp zihnime veda ediyorum. Kulaklarıma ilk gelen yağmur damlalarının toprağa ilk vurduğu an çıkan o ses. Ardından hafif bir gök gürültüsü ve esen rüzgârın ağaçları okşayıp geçmesi ile oluşan o hışırtılar. Kulaklarım kuşların cıvıltısını arıyor ama biliyorum ki kuşlar yağmurdan korkarlar. Saklanırlar yuvalarına, ağaç dallarının korunaklı alanlarına veya çatıdaki kiremitlerin altına.


ree

Yağan yağmura rağmen bir o kadar sıcak bir hava. Yağmur, rüzgarları alıp gelmiş ama uzaklardan getirdiği o serinliği unutup gelmiş sanki. Ağustos sıcağı kendini iyiden iyiye hissettiriyor bu günlerde. Güz telaşlı ve aceleci gelmek için; yaz ise bir o kadar inatçı kalmak için. Kuşlar için serpiştirdiğim yemlerin içindeki salyangoza takılıyor gözlerim. Yağmurda kapatmış kendisini kabuğuna. Her daim yanında taşıdığı evinin içerisinde güvenli ve rahat. Birazdan kafasını dışarı çıkarıp yağmurun dindiğini gördüğünde yavaş yavaş hareket edecek yine. Yağmur ve salyangozlar birbirileri ile o kadar iyi geçiniyorlar ki. Salyangozların iz bırakarak ilerlediğini fark ettim yeni. Kimi çıtırdayıp ezilecek ayaklar altında diye üzülüyorum. Dış bahçe kapısı ile evin girişi arasındaki taşlık yola takılıyor ister istemez gözlerim. Tam da beklediğim gibi minik bir salyangoza rastlıyorum. Hafifleyen yağmurda ıslanan yolda ilerlemeye çalışıyor. Salyangozların yavrularının kabuğunun daha bir beyaza çaldığını fark ediyorum o an. Daha büyük olanların kabukları ise koyu kahve tonlarında. Ezilmesini istemediğim yavruyu hafifçe çimlerin içerisine doğru iteliyorum. Bir an olsun salyangozlar olmasa çevremde diye düşünüyorum. Önce salyangozlar çekilse çevremden, sonra kuşlar, sonra sadece yazın ortaya çıkan ve yanına yaklaştığımda hızlı hızlı çalılıklara saklanan kertenkeleler. Umursamaz tavırları ile gezintiye çıkmış kediler, kedileri her gördüğünde ısrarla havlayan Bella, cırcır böcekleri, her gece karnını doyurmak için salyangozları avlamaya çıkan ve bahçeyi mesken tutan kirpi. Bir an olsun terk edip gittiklerini düşünüyorum. Acaba yağmurlar bu kadar hevesle düşer miydi yeryüzüne? Toprağa karışıp yeşertir miydi çimleri eskisi gibi? Rüzgâr bu kadar keyifle hışırdatır mıydı huş ağacını?


Yağmur artık diniyor ve gökyüzü rahat bir nefes alıyor. Gri bulutların terk ettiği yerlerden maviliğini göstermeye başlıyor. Güneş saklandığı bulutların arkasından sıcaklığını hissettirmeye başlıyor tekrardan. Rüzgârın hızı kesiliyor. Yaza yenik düştü güz. Zamansız geldiği bu toprakları özlemle terk etti.


Gözüm ceviz ağacına takılıyor. Yemyeşil yaprakları hafifçe sarıya ve kahverengiye çalmaya başladı ve rüzgâra dayanamayarak kendilerini çimlere bırakmaya başladılar. Siz hiçbir ceviz tomurcuğunun baharda yeşeren dallar arasından ilk çıktığı zamanki halini gördünüz mü? Ufacık, yan yana iki kardeş gibi pörtleyen tomurcuklar çok yakından bakınca dikkat çekerler. Sonra ağır ağır büyürler yazın sıcaklığında. Yemyeşil kabukları canlı ve tazedir. Ağacın köklerinden dallarına uzanan su besler cevizleri. Hasat vakti yaklaşıyor. Önce yapraklar sararıp solacak sonra yem yeşil kabuk patlamaya başlayacak. Yeşil kabuğun içerisinde kahverengi, sert yüzünü göstermeye başlayacak. Kararıp öldü sanırsın görsen. Oysa kabuğun içerisindeki öz kimselere görünmeden büyütmüş kendini. Hasat vaktinin geleceğinden emin, sessizce evirmiş kendini. Sıcakların gitme vakti yaklaşıyor artık. Güz biraz acele etse de zamanı geldiğinde kavuşacak cevizlere.


Mevsim dönümlerini çok seviyorum. Sıcak bir yazın ardından gelen serinlik ve yazın göklere yolculuk eden su damlalarının bulut olup tekrardan yeryüzüne dönmelerine şahitlik etmek ne güzel. Sararan, kahverengileşen dalların rüzgarlara dayanamayıp kendilerini sokaklara atmalarına ve öbek öbek yol kenarlarında toplanmalarına şahit olmak. Güneşin dünyadan biraz daha uzaklaşmasını fırsat bilen soğuğun içimize işlemeye başlaması ne güzel. Yağmur damlalarının kar tanelerine dönüştüğü ve yer yüzünü beyaza boyadığı zamanlarda içeride sıcak bir şömine karşısında içilen bir kahvenin damaklarda bıraktığı o tat. Güneşin dayanamayıp geri dönmeye karar vermesi ile yaklaşan bahar ne güzel. Renk renk tomurcuklanan çiçeklerin sıra ile açmasına şahit olmak ve kırlarda dolanıp papatya toplamak. Ardından gelen bir yaz mevsimi ne güzel. Güneşe doyduğumuz ve denize kavuştuğumuz zamanlar. Hiç üşenmeden sıra ile birbirlerini kovalayan mevsimler gibidir hayatımız. Yağmurlar acıların yerini alır ve düşer tenine. Güneş ise bir çocuğun saf sevgisini düşürür kalplerimize. Bulutlar umut olur, toprak kucağını açar hayallerimize. Kimi zaman kendisinden var ettiği bir çilek ile besler, kimi zaman da bir ceviz ile. Zaman mevsim dönümü yine. İnatçı yaz ise bu sefer direniyor güze. Gitmek istemiyor adeta. Oysa zamanı gelince patlatacak kendini yine cevizler.


Zaman hasat vakti.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


IMG_3093.JPG

Ruhlarınız şarkı söylerse eğer, hayat sizleri dansa kaldıracaktır. 

Gelin beni yakından tanıyın :)

Let the posts
come to you.

Thanks for submitting!

Let me know what's on your mind

Thanks for submitting!

© 2023 by Turning Heads. Proudly created with Wix.com

bottom of page